Bu roman nice zamandır yayınlanmak üzere, bilgisayarda demleniyordu. Romanda bahsedilen olaylarda ismi geçen ve çoğu hayatta olan kişileri incitmeme duygusu ile eserinin yayınını geciktiren Oğuz Karaçay, bu isimleri gerçek hayattaki şekliyle verip vermemekte tereddüt içerisindeydi. Eserde bahsedilen kişilerden bazılarının bekâ âlemine göç etmiş olmaları da, konuya “kul hakkı” zaviyesinden yaklaşıldığında, işi ister istemez daha da çetrefil bir hale getiriyordu. (…)
Bu tereddüt yıllarca devam etti… Tâ ki, görülen bir başka rüyaya kadar…